2012 OLAĞAN MALİ GENEL KURUL

 
 
Değerli Meslektaşlarım,
Saygıdeğer Basın Mensupları,
Kocaeli Eczacı Odası’nın Olağan Mali Genel Kurulu’na hoş geldiniz.
 
            Bu kürsüye çıkarak söylenmesi gereken çok fazla söz olduğunu her biriniz çok iyi biliyorsunuz. Dünyaya, ülkemize yada mesleğimize dair hepimizin söyleyecekleri var ve de olmalı. Dünya üzerinde var olan egemen anlayışın yani kapitalizmin, oyuncularına yaptıklarını hep beraber izliyor ve yaşıyoruz. Kaynakları umarsızca sömürmek adına yapılan ve ne yazık ki gerekçe olarak insanlık, barış ve demokrasi gibi kavramlarla özleştirilmeye çalışılan hamlelerin doğurduğu sonuçlar insanlık dramı haline gelmiştir. Yıllardır feodalizmin ve diktatörlerin boyunduruğu altında yaşadıkları coğrafyaların doğal zenginliklerinden zerre kadar istifade edemeden yaşayan halklara demokrasi ve özgürlük götürme vaatleri ve yapılan insanlık dışı uygulamalar, halkların “Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmak” misali düştükleri kaos ortamını hep birlikte izliyoruz.
            Ülkemizin de bu oyunun bir parçası haline getirilmeye çalışılması çabaları ise izlediğimiz ve endişe ettiğimiz bir durumdur.
            Kurtuluş mücadelesi ve Cumhuriyet’in kuruluşu ile dünya üzerinde barışın hakim olması gerektiğine inanan “Yurtta ve Cihanda Sulh” anlayışından uzaklaşıldığı ve savaş çığırtkanlığı yapılarak sözde bölgedeki dengeler üzerinde hakim olunacağı avuntusu ile ülkemiz de bu çirkin oyunun içerisine çekilmeye çalışılmaktadır.
            Uluslararası alanda kavga eden, bir gün önce dost olduğunu söylediğin kardeşinle ertesi gün kanlı bıçaklı olup katil ilan eden anlayışın ülke içerisindeki yansımasında vatandaşlarını ümmet, kendisine yapılan eleştirileri ihanet, bu ülkedeki en büyük kötülüğün çağdaşlık, buna sessiz kalmanın yandaşlık anlamına geldiği; benim gibi düşünüyorsan düşüncenin özgür, farklı düşünüyorsan sansür uygulandığı; hırsızın, tecavüzcünün hür gezdiği; düşünenin sorgulayanı güya bağımsız adaletin ezdiği bir hal almıştır.
            Her gün toprağa devrilen fidanların acı haberlerinin yüreğimizi yaktığı sorunun aslında az önce bahsettiğim oyunun bir parçası olduğu gerçeğini görerek çözüm yolları aranmalıdır.
            Ülkemizdeki demokrasi, özgürlük kısıtlamaları, terör sorunları mesleki sorunlarımızı gölgede bıraksa da mesleki alanımız ciddi problemlerle karşı karşıyadır.
            İçinde bulunduğumuz en sıcak ve can alıcı sorun eczanelerin ekonomilerindeki sorundur. SSK Hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devri sonrası oluşan sanal pembe tablo artık bitmiş hatta eczacıların kabusu haline gelen uygulamalara dönüşmüştür. Kısacası ‘Sağlıkta Dönüşüm’ eczacılık mesleğini sorunlar yumağı ile başbaşa bırakmıştır.
            Global bütçe dayatması ile kabusa dönen Kamu Kurum İskontosu ve eczanelerde yarattığı tahribat, ilaç sanayicilerinin ve dağıtım kanallarının tavrı ile kat kat artmıştır.
            İlaç sanayinin yıllardır yapmak için fırsat kolladığı işlerin kurum uygulamalarını(KKİ artışı) bahane ederek gerçekleşmesi tesadüf değildir. Çünkü bu firmaları temsil eden dernek ve sendikalar bunun sözünü ilk olarak Global Bütçe Görüşmeleri esnasında kuruma vermiş ve bunu imza altına almışlardır.
           
 
 
Kamu Kurum İskontosu ve fiyat düşüşlerinden eczacıyı koruma adına yapılan kararname düzenlemeleri ise bu işe imza atan tarafların yasak savmagirişiminden öte değillerdir. Kaldı ki uymayı düşünmediğiniz bir konuyu kural haline getirmeniz ne kadar önem taşır? Kararnameye göre oluşan zararı firma depoya, depo eczaneye 15 günlük süreler içinde ödeme durumundadır. Peki size soruyorum, ödemezse ne olur? İşte bu sorunun cevabını o kararnameye yazmadığınız sürece o kararname bizim için çok da anlam taşımamaktadır. Eczane ekonomilerinde yaşanan bu daralma meslek etiği ile ilgili birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Ekonomik olarak sıkıntılı geçen günler meslektaşlarımızın uygulamaları ile zaten yıpratılmaya çalışılan mesleki saygınlığımız ayaklar altına alınmaktadır.
Bir eczacı eczanesinin kontrolünü eşine, annesine, babasına, kardeşine veya elemanına bırakmış ise kimsenin bu mesleğe saygı beklemek gibi hayali olmamalıdır. Bizlerin iğneyle kazar gibi aylar ve yıllar süren çabalarımızla bir adım öteye taşımaya çalıştığımız mesleki itibarımız bu gibi arkadaşlarımız sebebiyle onarılması güç kayıplarla karşılaşmaktadır. Mesleğimiz üzerinde yapılmaya çalışılan değersizleştirme hareketine bu tip davranışlar ile destek olan meslektaşlarımızı bizler affetsek bile gelecek nesil eczacılar asla affetmeyeceklerdir.
 
Değerli Meslektaşlarım;
Bu bağlamda birçok tartışılan tarafı olmasına rağmen 6197 sayılı yasamızda gerçekleştirilen değişiklikler gelecek yıllar içerisinde eczacılık mesleğinin bir nebze olsun nefes almasına olanak sağlayabilecektir.
Bu yasanın şüphesiz en önemli maddesi eczane açılışına sınırlama getirecek olmasıdır. Ancak bu maddenin başarıya ulaşması için başka adımların da atılması gerekmektedir. Eczacılık fakültelerinde verilen eğitimin bir an önce gözden geçirilerek branşlaşmaya yönelik düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde yıllar içerisinde oluşacak işsiz eczacılar nedeniyle bu tahdidin kaldırılması gündeme gelecektir. Elbette ki bu yasanın doğru uygulanması için yönetmeliklerinin dikkatli ve titizlikle hazırlanması gerekmektedir. Kocaeli Eczacı Odası olarak hazırlanacak yönetmeliklere ilişkin görüşlerimizi T.E.B.’e iletmiş durumdayız.
Gerek fakültede okuyan gerekse eczacılık mesleğini hali hazırda yapan eczacıların, mesleki gelişimlere ve mesleğin faaliyet alanlarındaki konulara yönelik eğitimleri öncelikli konularımız içerisinde yer almaktadır. Az sonra arkadaşlarımın aktaracağı faaliyet raporunda bu konudaki çalışmalarımız gösterilecektir. Eczacılık mesleğinin faaliyet alanının geniş olduğu kozmetikten tutun da bitkisel ürünlere kadar geniş bir yelpazesi olduğunu ve tüm bu konulara ilişkin eğitim süreçleri geçirdiklerinden sürekli bahsederiz. Ancak “biz bunun okulunu okuduk” demekle tüm bu alanlarda etkin olmak mümkün değildir. Bu alanlardaki etkinliğimiz bu konulardaki bilgi dağarcığımızı geliştirip genişleterek mümkün olabilir.
İlacın üretiminden hastaya sunumuna kadar olan tüm süreçler içerisinde eczanın etkinliğinin arttırılması eczacının sadece raftan hastaya ilaç veren rolünden kurtularak mesleki birikimini hastaya aktarması (tabi ki sürekli eğitimlerle bu bilgi dağarcığının güncellenmesi ve büyütülmesi koşuluyla) ilacın üretimi için, eczacının vazgeçilmez olması için sanayi eczacılığının branş olarak geliştirilmesi, Fito Terapi ve Klinik Eczacılık Modellerinin eczacılığın branşları içerisinde yer almasının sağlanması ve mevcut eczacılık fakültelerinin ar-ge çalışmaları yapan ve dünya üzerinde gelişen eczacılık alanlarına yönelmesi ile eczacılık mesleği gelişimini sürdürmek zorundadır.
Kamuda ihtiyaç duyulan ve eczacılık alanının yol alabileceği alanlara da yüksek lisans ve doktora programları ile eczacıların adım atması bu alandaki boşlukların meslek adına fayda sağlayacak şekilde doldurulması anlamını taşımaktadır.
Özellikle üretim süreçlerinde eczacının aktif biçimde bulunabilmesi için Eczacı Örgütleri’nin de bu süreçler içerisinde yer almasıyla olanaklıdır. İlaç eczacının işidir deyip Eczacı Örgütlerinin bugüne kadar ilaç üretiminde söz sahibi bir pozisyonda olmaması düşündürücüdür. Kocaeli Eczacı Odası olarak bu konuda da çalışmalar yürütülmektedir. Ruhsatlı bir ilaç sahibi olmakla ilgili araştırmalarımız ve çalışmalarımız bulunmaktadır. Belli bir olgunluğa ulaştırdığımızda bu konu üyelerimizle paylaşılacaktır.
Son olarak eczanelerde kamuya yönelik yürütülen nöbet ilanına ilişkin çalışmalarımızdan da bahsetmek istiyorum. Birçok eczane görsel olarak ciddi bedeller ödenerek yapılandırılmaya çalışılmaktadır. İletişim teknolojileri ise bundan 10 yıl öncesinde hayal edemeyeceğimiz kadar ilerlemiştir. Bu gelişmeler eczanelerdeki nöbet ilanı işini mesleğimize daha yakışır ve aksaklıkları ortadan kaldıracak şekle getirme ihtiyacını da doğurmaktadır. Bu kongremizde bu konuda çalışma yapmak üzere genel kuruldan yetki isteyeceğiz. Bu çalışmanın eczacılarımıza ekonomik olarak yansımasını da en asgari düzeyde tutmaya gayret ederek son zamanlarda oldukça yoğun şikayet konusu olan bu konunun da gelecekte eczacıya ve Eczacı Odalarına gelir de sağlayacak bir şekilde çözülmesi için çalışmalar yürütmekteyiz. Bu çalışmalar tamamlandığında eczacılardan alınan katkıların ciddi bir biçimde çok daha fazlasını eczacıya döndürmek olanaklı olacaktır.
 
Değerli Meslektaşlarım;
Her tür olumsuzluğa rağmen elimizde var olan mesleğimizin yegâne yaşam kaynağımız olduğu birçoğumuzun yaşamını sürdürmek için başka alternatifi bulunmadığı gerçeğinden yola çıkarak mesleğimize ve bu çerçevede görev yapan meslek odalarımıza ve birliğimize sahip çıkma ihtiyacı her zamanki gibi en üst seviyede olmalıdır. Bunu yapmak demek orada görev yapan arkadaşlarımızı yeri geldiğinde eleştirerek yeri geldiğinde ise arkalarında durarak ama en önemlisi her zaman yaptıklarını takip ettiğimizi unutturmadan bir arada çözüm arayışında olma gayreti sarf etmeyi gerektirir.
Biz Kocaeli Eczacı Odası Yönetim Kurulu ve diğer tüm organlarında çalışan Denetleme ve Haysiyet Kurulu, Delegesi, Komisyon Üyeleri, Bölge Temsilcileri ve Odamız çalışanları bu düşünce ve gayretle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kongre sonrasında aynı yolda daha çok çalışma gayretinde olacağımızı, eleştiri ve desteğinize daima ihtiyaç duyacağımızı bildirerek kongremizin hepimiz için hayırlı olmasını diliyor, çalışmalarda emek harcayan tüm meslektaşlarıma ve odamız çalışanlarına teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
 
 
KOCAELİ ECZACI ODASI BAŞKANI
ECZ. SİNAN USTA
 
 

24 Eylül 2012 - Okunma Sayısı : 3325